Tavafın Şartları Nelerdir? Tavafın Farzları ve Vacipleri

tavaf nedir, tavaf nasıl yapılır, tavafın şartları nelerdir

 

Hanefilere Göre Tavafın Şartları:

1- Niyet:

Niyet şarttır. Niyet, belirtilmeden genel bir şekilde de ya labilir. Mesela kişi Arafat’tan indiğinde genel bir niyet yaparak tavaf ederse o ifada tavafıdır ve veda tavafı olmaz. Çünkü o günlerde yapılacak ilk tavaf, ifada tavafıdır.

2- Şavtların Çoğunu Tamamlamak: Dördüncü şan çoğunu yapmış olmak gerekir. Yediye tamamlamak şart değil, vaciptir. Vacibi terk etmek ise kurban gerektir

3- Mescidi Haram’da, Kabe’nin Etrafında Yapılmalıdır:

Kişi Mescidi Haram’ın içinde, Kabe ile arasında duvar bulunan bir yerde tavaf yapsa bu tavafı olmaz, caiz değildir. Bu şart olmazsa tavaf da olmaz.

TAVAFIN VACİPLERİ (Yapılmadığı Takdirde Kurban Gerektiren Ameller)

1-Hadesten Taharet: Farz değil vaciptir. Abdestsiz tavaf yaşa kişi Mekke’de ise abdestli bir şekilde bu tavafı tekrar yapmalıdır. Ülkesine dönmüşse kurban kesmelidir. Cünüp olarak tavaf yapmış deve kesmek zorundadır. Necasetten taharet de vacip değil sünnettir.

2- Özrü olmayan kişi yürüyerek tavaf yapmalıdır. Özrü olmayan kişi binekli olarak tavaf yaparsa Mekke’de olduğu süre içinde bu tavafı tekrar yapmalıdır. Ülkesine dönmüşse kurban kesmesi gerekir. 

3- Setri Avret: Kişi üryan olarak tavaf yaparsa Mekke’de olduğu süre içinde tavafi tekrar yapmalıdır. Memleketine dönmüşse kurban gerekir. 

4- Hacerül Esved’in solundan değil sağından tavafa başlamak gerekir. Bu, tavafın cevaz şartlarından değildir. Haceri Esved’in solundan başlanarak yapılan tavaftan dolayı kurban gerektiği konusunda ihtilaf vardır. Tavafı tekrar etmesi ise şarttır.

5- İki rekat tavaf namazı vaciptir.

Malikilere Göre Tavafın Şartları:

1- Hadesten ve necasetten taharet: Görünür bir necaset varsa temizlemek vaciptir. Unutulmuşsa ya da kişi onu temizleme konusunda acizse ondan düşer.

2- Setri avret

3,4 –Tam hizası şartı olmadan Haceri Esved’den başlamak ve Kabe’nin solda kalması 

5- Hicr’in ve Kabe’nin dışından Haceri Esved’den başlayıp Haceri Esved’de bitirmek üzere yedi şavtı tamamlamak

6- Tavaf, Mescidi Haram’ın içinde olmalıdır, dışından caiz değildir.

7- Şavtları peş peşe yapmalıdır. Şavtlar arasında uzun süre olursa, bu özürlü veya özürsüz herhangi bir sebepten olsa dahi tavafı baştan almak gerekir.

8- İki rekat tavaf namazı. O da vaciptir.

9- Gücü yeten kişinin yürüyerek tavaf etmesi vaciptir.

Şafiilere Göre Tavafın Şartları:

1-Hadesten ve Necasetten Taharet: Tavaf yapanın elbisesi, vücudu ve tavaf yaparken bastığı yer temiz olmalıdır. Taş ile istinca edende kalan eser, sinek ve pire kanının af olunduğu gibi kaçınılması zor olan durumlar hariç diğer durumlarda temizlik şarttır.

2-Setri Avret: Namazdaki gibi avret yerleri örtülü olmalidir, Erkeğin avret yeri göbek ile diz arasıdır. Kadının, eller hariç tüm bedeni avrettir. Kadın ve erkeğin aşırı hareketlerinden ve yüz dolayı avretlerinden bir yer açılırsa ondan sonraki yapılan kısım bätıldır. Öncesinde yapılan tavafı tamamlar. Herhangi bir sebepten dolayı avret yeri açılır da hemen örtünürse, namazda oldu. ğunda namaz bozulmadığı gibi tavaf da bozulmaz.

3- Tavaf mescidin içinde yapılmalıdır: Tavaf, mescidin içinde arka tarafta revakların içinden, Mescidin iç kapısının yanında yapılabilir. Mescidin tamamı Kabe’den yüksek olsa dahi orada da tavaf yapmak caizdir. Çünkü Ebu Kubeys dağı Kabe’den yüksek olduğu halde üzerinde namaz kılmak caizdir. 

4- Yedi Şavtı Tamamlamak: Haceri Esved’den başlayıp Hacerül Esved’de bitirmek üzere yedi şavtı tamamlamak gerekir. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) yedi şavt olarak tavaf yaptı ve şöyle buyurdu: “Hac ve umre ile ilgili ibadetlerinizi benden alın.”

(Beyhaki)

5-Haceri Esved’den başlamak: Kişi tüm vücudu ile onun hizasında olup öyle başlamalıdır. Daha öncesinde ya da sonrasında başlarsa onun hizasına varana kadar yaptığı kısım geçersizdir.

6- Kişi, Kabe’yi soluna alarak tavafı yapmalıdır. Kabe’yi ş ğına alırsa ve Haceri Esved’den Rüknü Yemani’ye kadar gelirse tavafi sahih olmaz. Aynı şekilde yüzünü Kabe’ye çevirip yan yan yürüyerek yaptığı tavafı da geçersizdir.

7-Vücudunun hepsi Hicr’in ve Kabe’nin dışında olmalıdır

8- Müstakil bir tavaf ise, niyet edilmelidir: Yapılan tavaf hac veya umre tavafi değilse, niyetsiz olması caiz değildir. Hac veya umre tavafı ise kişinin niyet etmesi evladır. Niyet etmese de ta vaft sahihtir. Çünkü hac ya da umre niyeti tavafı da kapsar. Hac ve umrenin kapsadığı tavaf, haccin ve umrenin tavafı ile kudüm tavafıdır. Veda tavafi ise niyetsiz olmaz. Çünkü İmam Nevevi ve Rafi’ye göre, Veda tavafi menasiklerden değildir.

Hanbelilere Göre Tavafın Şartları: Tavafın sıhhati için dokuz şart vardır:

1,2,3-Hadesten ve necasetten taharet ile setri avret

4- Niyet

5- Kabe’nin her yönünde olması 6- Tavafa başlarken Haceri Esved’in hizasında başlamak

7-Yedi savt yapmak

8- Tertip. Kabe’yi soluna almak,

9- Şavtları peş peşe yapmak. Kamet getirildiğinde ya da cenaze namazı kılındığında namazları kılar ve hiç ara vermeden kişi tavafa kaldığı yerden devam eder.

Musannif, şu şartları zikretmemiştir. 

10-Tavaf, mescidin içinde olmalıdır.

11-Gücü yeten kişinin tavafı yürüyerek yapması. Gücü yettiği halde binekle tavaf yapan için aşağıdaki üç durum söz konusudur:

  1. a) Tavaf geçersizdir. El İnsaf adlı eserin müellifi dedi ki:

Mezhebimiz bu görüştedir. Alimlerimiz bunu İmam Ahmed’den naklettiler. el Haraki’nin söylediğinin zahiri bunu ifade eder.

İmam Zerkeşi dedi ki: Bu, en meşhur rivayettir. Son olarak da Kadi lyad’ın tercihi budur.

  1. b) Tavaf geçerlidir ve ceza olarak kurban kesmek Bet Muğni’de denildi ki: Bu, İmam Malik ve Ebu Hanife’nin go dür.
  2. c) Tavaf geçerlidir, ceza da gerekmez. Muğni’de denildi Ebubekir bu görüşü tercih etti. Şafiî mezhebi ve Ibnul Münzit bu görüştedir. Tavafın Sıhhat Şartları Konusunda Fakihler Arasında B

Münakaşa:

Hadesten, pislikten temizlenme ve setri avret konusund Hadesten ve kirlerden temizlenmek ilim ehlinin çoğunun görüş dür. Bu, İmam Malik, İmam Şafiî, Imam Ahmed ve Imam Neve vi’nin el Mecmu’da zikrettiğine göre, cumhurun görüşüdür.

 

Ebu Hanife dedi ki: Taharet tavaf için şart değildir. Kişi üzerinde necaset varken, abdesti yokken ya da cünüpken tavaf yaparsa tava sahih olur. Hanefi alimler tavaf için taharetin vacip mi, sünnet mi olduğu konusunda ihtilaf ettiler. Vacip olduğunu söyleyenler tahare olmadan tavaf edenlerin koyun kesmeleri gerektiğini, cünüp iken tavaf edenlerin deve kesmeleri gerektiğini ve Mekke’den ayrılmamış sa taharetli bir şekilde tavafı iade etmesi gerektiğini, memleketine dönmüşse kurban kesmek zorunda olduğunu belirtmişlerdir.

 

İmam Nevevi’nin Mühezzeb’de zikrettiği üzere Ebu Hanife bu görüşte tek değildir. El Muğni’de İbni Kudame, İmam Ahmed’den şu rivayeti aktarmıştır: Taharet tavaf için şart değildir. Taharetsiz bir şekilde tavaf yapan kişi Mekke’de ise taharetle tavafı tekrar yapmalıdır. Ülkesine dönmüşse kurban kesmelidir. İmam Ahmed’den bir başka görüşe göre, kişi unutarak abdestsiz olarak tavaf yaparsa ceza gerekmez. Başka bir görüşe göre de hayızlı kadının tavafı sahih olur. Ancak koyun kesmelidir.

 

İbni Ebi Şeybe Musannef’inde Gunder’den o da Şube’den dedi ki: “Hakem’e, Hammad’a, Mansur’a ve Süleyman’a bir kişinin ta haret olmadan tavaf etmesi konusunu sordum, bunda bir beis görmediler” rivayetini aktardı. Aynı şekilde Ata’dan, şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

 Bir kadın üç ve daha fazla şavt yaptıktan sonra hayız olursa tavafı geçerli olur. İbni Hazm, el Muhalla’da Ata’dan şunu zikkretmiştir: “Bir kadın Hz. Aişe ile tavaf ederken hayız oldu, Aişe radıyallahu anh), ona, tavafın kalan kısmını yaptırdı.” (el Kura, s. 265) İbni Hazm dedi ki: Müminlerin annesi tavafta tahareti şart görmemiştir. El Mecmu’da denildi ki: Davud şöyle demiştir: Taharet tavaf için vaciptir. Hayızlı hariç abdestsiz olarak yapılan tavaf geçerlidir. İbni Hazm dedi ki: Taharet yokken yapılan tavaf hayızlılar hariç nifaslılarınki dahi caizdir.

 

Tavaf Için Tahareti Şart Koşan Cumhurun Delilleri 

1- Hz. Aişe (radıyallahu anh)’nin hadisidir. Dedi ki: “Mekke’ye gelince hayız oldum. Tavafı da, sa’yı da yapamadım. Bunu Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e şikayet olarak arz ettim. Bana şöyle buyurdu: “Temizlenene kadar Kabe’yi tavaf etme, ancak onun dışında hacıların yaptığı ibadetlerin hepsini yap.”” (Muttefekun aleyh) Müslim’in bir rivayetinde ise “gusül alana kadar” ibaresi mevcuttur. Yasak, ibadetlerde fesadı gerektirir.

 

 2- Hz. Aişe (radiyallahu anh) şöyle demiştir: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke’ye geldiğinde ilk olarak abdesti alır, sonra Kabe’yi tavaf ederdi.” (Muttefekun aleyh) İmam Nevevi dedi ki: Bize göre hadiste iki delil vardır:

 

Birincisi: Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in tavaf şekli, Kur’an’daki zikredilmiş tavafın genel şeklini beyan etmiştir.

 

İkincisi: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in “Hac ve umre ibadetlerinizi benden alın” buyruğu, yaptığı her şeyi yapmamızın vacip olduğunu gösterir. Yapmamız gerektiği bildirilen başka bir delil varsa durum başkadır.

 

3- Hz. Aişe (radıyallahu anh)’den rivayetle, Nebi (sallallahu aleyhi vesellem)’in eşi Safiyye binti Huyey (radiyallahu anh) hayız oldu ve bu durumu ona bildirince “bizi hapis mi etti?” buyurdu. Safiyye (radiyahu anh)’nin ifada tavafını yaptığı bildirilince “o halde yola çıkıyoruz” Müslim). Safiyye (radiyallahu anh) ifada tavafını yapmamış olsaydı, diye emir buyurdu Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve temizlenip guslederek tavafi yapana kadar yola çıkamayacaklardı.

 

4- İbni Abbas (radiyallahu anh)’in hadisinde Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kabe’yi tavaf etmek, namaz dir. Ancak siz tavafta konuşursunuz.” (Irvau’l-Galil, h. no: 121, gibi 1102. Bu hadisi Tirmizi, İbni Huzeyme, İbni Hibban, Hakim ve başkaları da rivayet etmişler. Elbani bu hadisin yollarını zikrettikten sonra “hadis sahih merfu bir hadistir, bazen mevkuf olarak rivayet edilmesi sıhhatine zarar vermez” demiştir.) 5- “Evimi, tavaf edenler… için temiz tut.” (Hac, 26) ayeti genel olarak delalet eder.

 

Setr-i Avretin Şart Olmasının Delilleri: 

 

1- Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Ebu Bekir (radiyallahu anh)’a, insanlara şunları ilan etmesini emretmesidir: “Bu seneden sonra hiçbir müşrik hac yapamayacak ve Kabe’yi hiç kimse çip lak tavaf edemeyecek.” (Muttefekun aleyh)

 

İbni Abbas (radiyallahu anh) dedi ki: “Kadın çıplak olarak Kabeyi tavaf ederek şöyle derdi: ‘Günün tamamı ya da bir kısmı ortaya çıktı. Ortaya çıkan kısmı helal kabul etmiyorum. Bunun üzerine şu ayet indi: “Ey ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin.” (Araf, 31)” (Müslim)

 

Muhalefet Edenlerin Delilleri:

 

1- “Beyt-i Atik’i (Kabe’yi) tavaf etsinler.” (Hac 29) ayeti, tavafı mutlak olarak emretmiştir. Taharet şartı zikredilmemiştir. Kur’an’ın mutlakımı haberi vahidle takyid etmek caiz değildir.

 

2- Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in “Tavaf namaz gibidir” ifadesi benzetmedir. Allah (c.c.)’nun “Zevceleri de annelerinizdir” (Ahzab, 6) ayetinde böyle bir benzetme yapılmıştır. Yani Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in eşleri anneleriniz gibidirler. Rasulullah (sallallahu aleyhi  vesellem)’in kasti ise tavafin, sevap açısından namaz gibi olduğudur. Ya da ziyaret tavafi, farziyet açısından namaz gibidir.

 

3- Hakikatte tavaf, namaz olmadığı için taharet şart değildir. Bir açıdan da benzediği için taharet şarttır.

 

4- Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem), Hz. Aişe (radıyallahu anh)’yi tavaftan men etti. Çünkü hayızlı kadınlar mescide giremezler. El Mecmu’da İmam Nevevi dedi ki: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Aişe (radiyallahu anh)’yi mescide giremeyeceği için tavaftan men etti’ denirse ona cevaben deriz ki: Bu fasid bir görüştür. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ona hayızın bitene kadar de Algusledene kadar tavafi yapma’ demiştir.” 5- Tavaf, hac için bir rükundur. Arafat’taki vakfe gibidir. Dolayısıyla taharet şart değildir.

 

6- Kabe’yi taharet olmadan tavaf etmek caizdir. Nifas halindeki kadınlar için de caizdir. Sadece hayızlı olanlara caiz değildir. Çünkü Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) müminlerin annesini, hayız olunca tavaftan men etti. Esma binti Umeys, Zülhuleyfe’de doğum yaptığında Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), ona, guste dip ihrama girmesini emretti ve tavafi ona yasaklamadı. Taha ret tavafın şartlarından olsaydı Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu beyan ederdi. Hayızlının durumunu beyan ettiği gibi. İbni Hazm, bunu Muhalla’da zikretmiştir. İbni Abbas (radiyallahu an b)’dan merfu olarak şu hadis rivayet edilmiştir: “Nifas ve hayızlı kadınlar ihrama girer ve haccin tüm ibadetlerini yapar, ancak Kabe’yi tavaf edemez.” (Tirmizi 1/279, Ebu Davud)

 

HAYIZLI KADININ TAVAF YAPMASININ HÜKMÜ: 

 

Kadın hacdayken hayız olursa iki durum söz konusudur;

 

1- İfada tavafını yaptıktan sonra hayız olduysa ilim ehlinin ittifakı ile bu kadından Veda tavafı düşer. Sahihayn’da ve diğer hadis kaynaklarında geçen Hz. Aişe (radiyallahu anh) hadisine göre, müminlerin annesi Safiyye (radiyallahu anh) hayız olduğunda Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “bizi hapis mi etti?” buyurmuştur. Oradakiler “Safiyye ifada tavafını yaptı” deyince Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), “O zaman engel yoktur” buyurmuştur.

 

2- İfada tavafını yapmadan önce hayız olursa, ittifak edilen iki durum söz konusudur:

 

  1. a) Bu durumdaki kadın temizlenene kadar Mekke’de kalır. Temizlenince tavafını yapar. Bu süre içinde mahremi de yanında kalır. İbni Ebi Şeybe’nin Musannef ‘inde “İbni Ömer (radiyallahu anh hayızlılar için yedi gün bekler ve bekletirdi” diye rivayet edilmiştir.

 

  1. b) Bu durumdaki kadın, nafakasının bitmesi, arkadaşlarının olmaması ve benzeri sebeplerden dolayı Mekke’de kalamıyorsa, tavaf yapmadan memleketine döner. Birinci tehallül gerçekleşir. Cima hariç her şey ona helal olur. İmkan bulup Mekke’ye gelip tavafını yapana kadar bu hal üzere kalır. Mekke’ye gelip tavafini yaparsa tamamıyla ihramdan çıkmış olur.

 

İHTİLAFLI DURUMLAR

 

1- Kadın ihrama girerken kendisine bir şey engel olunca ihramdan çıkmayı şart koşarsa engelle karşılaştığında ihramdan çıkabilir ve kendisine hiçbir şey gerekmez.

 

2- Muhsar (engellenen) kişi gibi hayızlı kadın da ihramdan çıkar. Bu haldeki kadının haccı ya da umresi farz ise, bu farziyet olduğu gibi kalır, kadından düşmez. Nafile ise ilim ehlinin muh sar hakkında olduğu gibi bu konuda da iki görüşü vardır:

 

  1. a) Muhsar olan kişiye kaza yoktur. İmam Malik, İmam Şafii ve İmam Ahmed’in meşhur görüşü budur.

 

  1. b) “Kaza gerekir” görüşü de Ebu Hanife ve İmam Ahmed’den gelen diğer bir görüştür. Bu görüş, düşman dışında engellenmeyi herhangi bir sebebe bağlayan Ata, Nehai, İmam Ah med’den bir rivayet ve Ebu Hanife’nin görüşüdür. Engel için dü man dışındaki hiçbir sebebi İmam Malik, İmam Şafiî, İshak ve  İmam Ahmed’in mezhebindeki meşhur görüş kabul etmemiştir.

 

3- Hayızlı bir kadın gusleder, kendini iyice sağlama alır ve ifada tavafnıı yapar. Daha önce sa’yı yapmamışsa sa’y yapar. Bu durumda Hanefilere göre tavafta taharet şart olmadığı için bu kadın deve kesmelidir. Hanbelilere göre de cünüp halinde olan birisi tavaf yaparsa deve kesmelidir. Abdestsiz bir şekilde tavaf yapmışsa, koyun kesmek zorundadır. İmam Ahmed’den gelen bir rivayete göre hayızlı kadının tavafı sahihtir, ancak kurban kesmek zorundadır. El İnsaf adlı kaynaktan bu görüşü aktardıktan sonra Kadı Iyad’ın da tercihinin bu görüş olduğu bildirilmiştir.

 

Hayızlı Kadının Tavafı Konusunun Özeti: Cumhura göre, hayızlı kadının tavafı sahih değildir, çünkü namazda taharet neyse tavafta da odur. Cumhurun delillerini önceden zikrettik.

 

Ebu Hanife’ye göre, hayızlı kadının tavafı sahihtir, ancak bir deve kesmelidir.

 

İmam Ahmed’den bir rivayete göre, bir koyun kesmelidir. Ibni Teymiyye ise hayızlı kadının tavafının geçerli olduğunu ve ceza gerekmediği görüşünü tercih etmiştir.

 

Hayızlıya Tavafi Caiz Görenlerin Bazı Delileri:

 

1- “O halde gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının” (Teğabun, 6) ayetinde ve Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in “size işi emrettiğimde, gücünüz yettiği kadarını yapın” emri gereği, herkes gücü nispetinde sorumludur. Hayızlı kadının da ancak bu kadarını yapmaya gücü yeter.

 

2- “Taharet, tavafın şartlarındandır” desek bile bu şart acziyet durumunda düşer. Namaz tavaftan daha üstün olduğu halde, kişi namazın şartlarında (taharet, setri avret, kıbleye yönelme vb.) aciz kaldığında kendisinden namaz düşüyorsa acziyet durumunda tavafın düşmesi daha evladır. Buna, “namazın vakti geçer, ancak tavafın vakti vardır” diye cevap verilir.

 

3- Hayızlı kadındaki necasetin durumu, idrarını tutamayıp sürekli akıtanın durumu gibidir. Her ikisi de Müslümanları ittifakı ile namaz da kılar, tavaf da yapar. Hayızlının abdestsizlik hali diğer insanlardaki gibidir. Ancak hayızlı kişi, hayız dönemindeki namazı, kendisinden düştüğü için kılmaz. Ama tavafi yapmak zorundadır, çünkü tavaf ondan düşmez.

 

4- Cünüp olan kişiye tanınmayan ruhsatlar hayızlıya verilir. Çünkü hayızlı, istese dahi temizlenemez.

 

5- Namazda okunanların en faziletlisi Kur’an olduğu, Kur’an okumak tavaftan daha efdal kabul edildiği halde, zaruret halinde hayızlıya Kur’an okunmasına ruhsat verildiği gibi tavaf yapma sına da ruhsat verilir.

 

6- İlim ehlinin cumhuruna göre, Kur’an’a dokunma konusunda küçük ve büyük taharet şarttır. Kitap ve sünnet de buna delalet etmiştir. Kur’an’ın hürmeti mescitlerin hürmetinden bü yüktür. Bununla beraber cünüp olanın, abdestsiz veya hayızlı ola nın zaruret anında Kur’an’a dokunması caizse zaruret halinde, hakkında mutlak şer’i bir yasaklayıcı delil olmayan hayız tavaf yapması evleviyet yoluyla caiz olmalıdır.

 

7-Hayızlı ve idrar akıntısı olanlardan taharetin vacipliğinin düşmesi, ibadetin yasak olan mahzur durumla beraber yapılmasına delalet eder. Bu ibadeti bu hal üzere yapmak, onu terk etmekten evladır.

 

8- Usül, şu konuda ittifak etmiştir: İbadeti vaktinde yapma sıkıntısı ile beraber vaktin dışında sıkıntısız yapabilme imkan varsa, imkana göre vaktinde yapmak gerekir. Mesela bir kişinin vaktinden önce abdest, setri avret ve benzeri konularda hiçbir sıkıntısı olmadan namazı bu hal üzere kılması mı, yoksa vakti girince bu durumlardan birinin bulunması ile mi kılması iyidir? fcma ile, ibadeti te’hir etmeden, erkene de almadan imkanlar doğrultusunda vaktinde eda etmektir.

 

Bu görüş sıkıntılıdır. Çünkü Safiyye validemiz (radıyallahu anh) hayız olduğunda Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “bizi hapis mi  etti” buyurarak Safiyye validemizin o hal üzere tavafi vaktinde yapmasını yasaklamış, gerektiğinde temizlenmeyi beklemelerini istemiştir. Bu durumdaki kadının yanında velisi ya da mahremi de beklemelidir. Taharet olmaksızın ibadeti vaktinde yapması caiz olmaz.

 

9- Hayız olan kadına, temizlenene kadar Mekke’de ikamet etmesi mümkün olmadığında, ülkesine dönünce tavafı yapmak üzere tekrar Mekke’ye dönmesini vacip kılarsak hacci eda edebilmesi için kendisinin hiçbir suçu ve yanlışı olmadan tam iki yolculuğu vacip kılmış oluruz ki bu da usule aykırıdır.

Umre Fiyatlarını ve Umre Turlarını İncelemek İçinTıklayınız