Telbiye Nedir? Telbiye Duası ve Anlamı

telbiy telbiye nedir

Telbiye Duası

Hükmü, lafzı ve telbiyeye ek yapmanın hükmü: Ebu Hanife, Sevri ve Zahirilere göre, telbiye, ihramın rüknü dür. Namazın ilk tekbiri gibi telbiyesiz ihram olmaz. Bu, Ata’nın da kavlidir. Said bin Mansur, ondan, sahih bir senedle şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Telbiye, haccın farzıdır.” İbnu’l Münzir, İbni Ömer, Tavus ve İkrime’den rivayet etmiştir.

İmam Malik, “telbiye vaciptir, terkinde kurban gerekir” demiştir.

İmam Şafii ve İmam Ahmed, “telbiye sünnettir, terkinde hiçbir şey gerekmez” görüşündedirler.

İbni Hacer, Fethu’l-Bari’de dedi ki: 

Telbiyenin hükmü hakkında dört ana hüküm olmakla beraber on kadar da farklı görüş mevcuttur. Lafzı Sahihayn’da Abdullah bin Ömer (radıyallahu anh)’dan gelen  rivayette şöyle aktarılmaktadır: “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in telbiyesi ‘Lebbeyk Allahumme lebbeyk, lebbeyke leke lebbeyk. Innelhamde vennimete leke vel mülk, la şerike lek”tir.

İbni Ömer (radiyallahu anh) şöyle diyor: “Ömer İbnul Hattab, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in söylediği kelimelerle ihrama girer ve şöyle derdi: ‘Lebbeyk Allahumme lebbeyk, lebbeyke ve sadeyk, ve’l-hayru fi yedeyk, ve’r-rabau ileyk ve’l-amel.”” (Müslim) 

 

Sünen-i Ebu Davud da Cabir (radiyallahu anh)’dan rivayetle “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şu kelimelerle ihrama girdi dedikten (İbni Ömer hadisindeki kelimeleri zikretti) sonra şöyle dedi: “İnsanlar da ‘ze’Imearic’ ve başka ilaveler yapıyorlardı, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onu işitiyor ve bir şey demiyordu.”

 

Musannef-i İbni Ebi Şeybe’de geldiği üzere Misver bin Mahreme (radiyallahu anh) dedi ki: “Hz. Ömer (radıyallahu anh)’in telbiye. si (merfu hadisteki kelimeleri zikrettikten sonra şunu “lebbeyke merhuben ve merğuben ileyke, lebbeyke zenneame ve’l-fadl’…” el Ezraki, Mekke Tarihi’nde muttasıl bir sened le şunu rivayet etti: “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki: “Ravha’dan yetmiş Nebi geçti. Telbiyeleri farklıydı. Yunus bin Metta onlardandı ve telbiyesi şöyleydi: «Lebbeyke ferac el kerbi lebbeyk.» Musa (aleyhisselam) da şöyle derdi: «Lebbeyke ene abdu ke ledeyk. Isa (aleyhisselam)’in telbiyesi de şöyleydi: «Ene abduke vebnu emetike bintu abdike lebbeyk>>”” ilave etti)

 

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) dedi ki: “Lebbeyke ilehelhakki lebbeyk, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in telbiyesindendir.” (Nesai, İbni Mace, İbni Hibban ve Hakim. Hakim dedi ki: Hadis, Sahih ve Şeyhayn’ın şartı üzeredir. İmam Zehebi de bunu ikrar etti)

 

Darekutni’nin el flel’inde geçtiği üzere Enes (radiyallahu anh dedi ki: “Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki: ‘Lebbeyke haccen hakka, taabbuden ve rikka.””

 

İmam Şafii dedi ki: “Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in terbiyesi ile yetinilmesi hoşuma gider, ancak birilerinin Allah’ı tazim içeren ifadeler ilave etmesinde bir beis yoktur.” Mugni’de İbni Kudame dedi ki: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sel

 

Jem)’in telbiyesine ek yapmak ne müstehap ne de mekruhtur.” İmam Şafii ve İbnu’l Munzir de bir benzerini söylediler. İmam Şafii ve İmam Beyhaki, sahih bir senedle İbni Cu reyc ‘ten, Humeyd el E’rac’tan ve Mücahid’den rivayetle dediler ki: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) telbiyeyi sesli bir şekilde okurdu. Günlerden bir gün insanların telbiyesi onun hoşuna gitti ve telbiyeye ‘lebbeyke innel ayşe ayşu’lehira’ ifadesini ekledi.”

 

Bazı ilim ehli, telbiyeyi kesen kimsenin Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’e salavat getirmesini, Allah’tan cenneti istemesini ve cehennemden Allah’a sığınmasını müstehap saymıştır. Huzeyme bin Sabit, babasından rivayetle dedi ki: “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), telbiyesinden ayrıldığında Allah’tan mağfiretini ve rızasını diler ve rahmetiyle cehennemden Allah’a sığınırdı.” (Şafii, Darekutni, Beyhaki)

 

Salih dedi ki: “Kasım bin Muhammed’i şöyle derken işittim: Telbiyesini bitiren kişinin Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’e salavat getirmesi müstehap sayılırdı.”

 

imam Nevevi dedi ki: “Salih olanca zayıflığına rağmen, cumhuru zayıf göstermiştir. İmam Ahmed, ‘bunda bir beis görmüyorum’ demiştir. Allahu alem.”

 

TELBİYENİN MANASI

“Lebbeyk Allahumme lebbeyk” sözünün manası hakkında birçok görüş vardır. Aşağıdakiler bunlardandır:

 

1- Allah’ım, Sana icabet ediyorum, yine Sana icabet ediyorum ve Sana itaat şarttır.

 

2- “Lebba bilmekan” denilince bir kişinin o mekana yerleştiği ifade edilir. Buna göre mana, “ben sadece Sana itaat için buradayım” olur.

 

3- “Sevgim Sanadır.” Araplar, çocuğunu sevmeyen kadın “imraetun libetun” diyerek ifade ederlerdi. Buradan “lebbe”, nin “sevgi” manasına geldiği anlaşılmıştır.

 

4- “Ellab,” yakınlaşma manasına da gelmektedir. Buna mana, “Sana yaklaşıyorum, yine Sana yaklaşıyorum” olur.

 

5- Hz. İbrahim (aleyhisselam)’in hacca çağırması ve davetine icabet etmektir.

 

TELBİYENİN FAZİLETİ

 

1- Ebu Hureyre (radıyallahu anh) dedi ki: “Resulullah aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: İhrama girerek telbiye ve tekbir getiren  herkese mutlaka müjde verilir. Dedi  ki. “Ya Resulallah cennet ile mi müjde verilir?’ Rasulullah (sallallahu aleyhi ve ‘Evet’ buyurdu.” (Taberani, 5445) (sallallahu sellem)

 

2- Sad bin Sehl (radiyallahu anh) dedi ki: “Nebi (sallallahu aleyhi v sellem) şöyle buyurdu: ‘Hiçbir müslüman telbiye getirmez ki zünün sonuna varana kadar sağındaki ve solundaki taş, ağaç ve otlar da telbiye getirmesin.”” (Tirmizi, İbni Mace, Beyhaki ve Hakim) yeryü

 

3- Cabir bin Abdullah (radıyallahu anh) dedi ki: “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ‘Hiçbir müslüman yok ki telbiye getirip kurban kestiği günün güneşinin batması ile bütün günahları da batmış olmasın ve annesinden doğduğu günkü gibi günahsız bir şekilde ortaya çıkmasın.”” (Ahmed, İbni Mace)

 

Telbiyeyi çokça ve sık getirmek müstehaptır. Her hal ve her vakitte getirilebilir. Hatta cünüb ve hayızlı iken, otururken, ayaktayken, binek üzerindeyken, uzanmış haldeyken; kısaca tüm hallerde telbiye getirilebilir.

 

İbrahim enNehai dedi ki: “Telbiyeyi her farz namazın ardından, bir vadiye inildiğinde, bir yükseltiye çıkıldığında, bir kervanla karşılaşıldığında ve binek durduğunda getirmeyi müstehap görürlerdi. Bu, İmam Şafiî’nin de kavlidir.”

 

Eyyüb’ten rivayetle denildi ki: “Said bin Cübeyr (radiyallahu)’in mescitte hacıları uyandırıp şöyle dediğini gördüm: Kalkın ve telbiye getirin. İbni Abbas (radiyallahu anh)’in «telbiye haccin ziynetidir» dediğini duydum.”” (Şerhu’l-Umde, İbni Teymiyye) Bir kimsenin telbiyede kendini sıkıp zorlamadan sesini yükseltmesi müstehaptır. Hilad bin es Saib el Ensari, babasından rivayetle dedi ki: “Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ‘Cebrail (aleyhisselâm) bana gelip ashabıma, telbiye getirirlerken seslerini yükseltmeleri için emretmemi emretti.”” (Malik, Şafii, Ebu Davud, Nesai ve Tirmizi)

 

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e “Hangi hac daha faziletlidir?” diye sorulunca “el accu ve’sseccu” buyurmuştur. (Tirmizi,İbni Mace) “El’ac,” telbiyede sesi yükseltmek, “es Sec” de kurban kesmektir. Kadın ise yanındaki diğer kadının işiteceği kadar sesini yükseltir. Ata dedi ki: “Erkekler telbiyede seslerini yükseltirler, kadınlar ise sadece kendileri duyacak şekilde telbiye getirirler.”

 

İbni Abbas (radiyallahu anh)’dan, “kadın telbiyede sesini yükseltmez” dediği, İbni Ömer (radiyallahu anh)’dan da “kadınlar telbi

 

yede seslerini yükseltmezler” dediği rivayet edilmiştir. İbni Hazm, Muhalla’da şöyle demiştir: “Kadın telbiyede sesini yükseltebilir, bunda bir sakınca yoktur.”

 

Buna delil olarak Hz. Aişe (radıyallahu anh)’nin Muaviye (radıyallahu anh) ile olan kıssasını zikreder. Veda hacci bitip dönüş zamanı gelip de Muaviye yola çıkarken telbiye sesi duyar ve “Bu kim dir?” diye sorar, ona “Bu, müminlerin annesi Aişe’dir, Tenim’den umre yapıyor” Bu durum, sonra Hz. Aişe (radıyallahu anh)’ya zikredilince o “Muaviye bunu bana sorsaydı ona açıklardım” der.

 

İbni Hazm, “Hz. Aişe (radıyallahu anh) Muaviye onun sesini duyacak kadar sesli bir şekilde telbiye getirmiştir” deyip “İbni Abbas (radiyallahu anh)’in Ibrahim bin Ebi Habibe’den (ki bu şahıs zayıftır) yaptığı rivayet ve İbni Ömer (radıyallahu anh)’in İsa bin Ebi Isa’dan (ki bu şahıs zayıftır) yaptığı rivayet de zayıftır. Bu iki rivayet zayıf olmasaydı Hz. Aişe (radıyallahu anh)’nin rivayeti bunlara muvafik olurdu.” demiştir.

 

Bazı ilim ehline göre telbiyeyi şehirlerde ve o şehirlerin mescitlerinde getirmek mekruhtur. İbni Abbas (radiyallahu anh) Medine’de bir adamın telbiye getirdiğini duyunca “Bu adam delidir, muhakkak ki telbiyenin getirileceği yer şehrin dışıdır” der. İmam Malik Hanbelilerin görüşüdür. İmam

 

Şafiî dedi ki: Hadisin genel ifadesi gereği tüm mescitlerde telbiye getirilebilir. Mekke’ye gelince… Haccin yapıldığı yer olduğu için her. kesin, her yerinde, Mescidi Haram’da ve Harem bölgesinin tüm mescitlerinde telbiye getirmesi müstehaptır.

 

Bu,İmam Malik ve Hanbelilerin görüşüdür. İmam Şafi dedi ki: Hadisin genel ifadesi gereği tüm mescitlerde telbiye getirilebilir. 

 

Mekke’ye gelince… Haccın yapıldığı yer olduğu için herkesin her yerinde, Mescidi Haram’da ve Harem bölgesinin tüm mescitlerinde telbiye getirmesi müstehaptır. 

 

İbni Kudame, Muğni’de dedi ki: “Kudum tavafında telbiye getirmeden bir beis yoktur.” İbni Abbas, Ata İbnu’sSaib, Rabia bin Abdurrahman, İbn Ebi Leyla, Davud ve İmam Şafiî bu görüştedirler.

 

Salim bin Abdullah’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Bir kimse Kabe’nin etrafında telbiye getirmesin.” İbni Uyeyne dedi ki: “Ata bin es-Saib hariç, kendisi örnek alınan hiç kimsenin Kabe’nin etrafında telbiye getirdiğini görmedik.”

 

İmam Nevevi, Mühezzeb Şerhi’nde şunu zikretti: Kudum tavafında ve sonrasındaki sa’yda telbiye getirmek, meşhur iki görüştür. Sahih olan yeni görüş, telbiyenin getirilmemesidir. Eski

görüş ise “telbiye getirilir, ancak ses yükseltilmez” şeklindedir.

 

Muhibbuddin, el Kira’da şunu zikretti: “İbrahim’e ‘Hac yapan bir kişi tavaf süresince telbiye getirmez.” denilince o, ‘Bilakis tavaftan önce, tavaf yaparken, tavaftan sonra ve akabe cemresi taşlamasını yapana kadar telbiyeyi kesmez’ demiştir. Bunu Said bin Mansur rivayet etmiştir.”

 

TELBİYENİN VAKTİ

 

Hacda telbiye, ihrama girildiği anda başlar, kurban bayramı birinci günü akabe cemresi yapılınca biter. İmam Buhari ve Müslim, İbni Abbas (radiyallahu anh)’in şöyle dediğini rivayet ettiler: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) Akabe cemresini yapana kadar telbiye getirmeyi bırakmadı.” Bu İmam Şafiî, Süfyanı Sevri, İmam Ebu Hanife, Ebu Sevr, İmam Ahmed, İshak, Sahabe ve Tabiin alimleri ile fakihlerin görüşüdür. İmam Nevevi, Müslim Şerhi’nde bunu aktarmıştır.

 

Alimler kişinin ilk attığı taşla mı, yoksa taşlamayı bitirdik 1 telbiyeyi bırakması gerektiği konusunda ihtilaf etti ler. Cumhura göre, ilk taşla telbiye getirilmesi bırakılır. Delilleri ten sonra mi Müslim’de geçen ve Ibni Abbas (radiyallahu anh)’in Fadl (radiyallahu anh)’dan aktardığı şu rivayetidir: “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) cemreye varana kadar telbiye getirdi.” İki hadisin arası cem edilip “kasıt, taşlamaya başlama anıdır” diye belirtilmiştir.

 

Bir rivayete göre İmam Ahmed, İshak ve bazı Şafiî alimleri, bir kimsenin Akabe cemresini bitirene kadar telbiye getirebilece gigörüşündedirler. Delilleri ise İbni Huzeyme’nin Sahih’inde İbni Abbas (radiyallahu anh)’in el Fadl (radiyallahu anh)’dan yaptığı şu rivayettir: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ile Arafat’tan geldim ve Akabe cemresini yapana kadar Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) telbiye getirmeyi bırakmadı. Attığı her taşla tekbir getiriyordu. Sonra attığı son taşla telbiye getirmeyi bıraktı.”

 

İbni Huzeyme dedi ki: “Bu sahih hadis, diğer rivayetlerde müphem kalan kısmı beyan etmiştir. “Akabe cemresini yaptı’dan kasıt onu tamamlamasıdır.”

 

İbnü’l Münzir ve Said bin Mansur, Hz. Aişe, Hz. Sa’d bin Ebi Vakkas ve Hz. Ali (radiyallahu anh)’dan sahih senedlerle şunu zikrettiler: “Bir kimse vakfe yerine (Arafat’a) gidince telbiyeyi bırakır. İmam Malik de bu görüştedir ve bunu Arafat günü güneşin zevale ermesiyle de kanıtlamıştır.” İbni Hacer, Fethu’lBari’de bunu aktarmıştır.

 

“Bir kimse, Akabe cemresini yapınca telbiyeyi bırakır” denmesinden kasıt, bu, o kimsenin, ifada tavafını taşlamadan öne almış, tavafta ve sonrasında Akabe cemresini yapana dek telbiye getirmesi nin onun için sünnet olmayacağı anlamını taşır. Allahu alem.

 

Umre yapana gelince… Hacerül Esved’i selamlayana 1 telbiye getirebilir. İbni Abbas (radiyallahu anh)’dan bu konuda bir. ceri Esved’i selamlayınca telbiye getirmeyi bıraktı” buyurmuş çok hadis gelmiştir. Bir hadiste, “Nebi (sallallahu aleyhi ve tur. Tirmizi, hadisi rivayet edip sahih olduğunu söylemiş ve “ilim ehlinin çoğunluğu buna göre amel etmektedir” demiştir. Süfyan, Imam Şafiî, İmam Ahmed ve İshak bu görüştedir. kada sellem) Ha

 

Ibni Abbas (radiyallahu anh) dedi ki: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem), ‘Umre yapan kişi Hacer-i Esved’i selamlayana kadar telbiye getirir’ buyurmuştur.” (Ebu Davud)

 

ayın Abdullah bin Amr bin el As (radıyallahu anh) dedi ki: “Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) üç umre yaptı. Hepsini zilkade da yaptı.. Hacerül Esved’i selamlayana kadar da telbiye getirirdi.” (Ahmed)

 

İmam Şafiî, kendi senediyle İbni Abbas (radiyallahu anh)’dan şunu rivayet etti: “Umre yapan kişi ister selamlama yapmış ister yapmamış olsun tavafa başlayınca telbiye getirmeyi bırakır.”

 

TELBİYEDE HANGİ ÇEŞİT HAC YAPILACAĞINI ZİKRETMEK

İbni Kudame, Muğni’de dedi ki: Hacda hangi çeşit hacca niyet edilmişse telbiyede onu zikretmek müstehaptır. Enes (radıyallahu anh) dedi ki: “Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i şöyle derken işittim: “Lebbeyke umreten ve haccen/umre ve hac için lebbeyk” (Muttefekun aleyh) Ebu’l Hattab dedi ki: “Müstehap değildir.” Bu görüş İbni Ömer (radiyallahu anh)’in tercihidir. Imam Şafiî’nin “Kişiye, hac veya umreye, ihram öncesi veya sonrası niyet etmesi yeterlidir” sözü, Cabir (radıyallahu anh)’ın şu rivayetine istinadendir: Cabir (radıyallahu anh) dedi ki: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) telbiyesinde ne haccı ne de umreyi söyledi.” Tavus, Ibrahim ve Mücahit, İbni Ömer (radıyallahu anh)’in görüşündedirler.

 

İmam Nevevi, Mühezzeb Şerhi’nde dedi ki: Naslara göre efdal olan, bir kişinin telbiyede neye niyet ettiğini zikretmemesidir. Bir rivayette Nafi dedi ki: “İbni Ömer (radiyallahu anh), ‘Bizden biri nin hac veya umreyi belirtmesine gerek var mıdır?’ diye sorulunca şöyle dedi: ‘Kalbinizde olanı Allah’a haber mi ediyorsunuz? Bu, sizden birinizin niyetidir.” Bazı alimlerimiz de şöyle demiştir: “Telbiyede, niyet edilen çeşidi zikretmek efdaldir.” Enes (radıyallahu anh), Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in, “Lebbeyke bihaccetin ve umratin/hac ve umre için lebbeyk” buyurduğunu rivayet etmiştir. Telbiyede bunu zikretmek, kişiyi dalgınlıktan uzaklaştırmış olur.

 

İmam Nevevi, bu ihtilafı Şeyh Ebu Muhammed el Cuveyni’den şu şekilde zikretmiştir: İlk telbiyede kişi neye niyet ettiğini sessiz bir şekilde söyler, sonraki telbiyelerde bunu tekrar etmez, o telbi yeleri yüksek sesle getirir. İhtilaf, ilk ve sonraki telbiyelerde söyleyecek şeyler ayırt edilmediği için ortaya çıkmıştır.”

 

İHRAMSIZ OLANIN TELBİYESİ

thramsız bir kimsenin telbiye getirmesinde bir beis yoktur. Muhibbuddin et Taberi, el Kira’da İbrahim’den, şunu dediğini rivayet etmiştir: “Abdullah, Kadisiye’den sonraki köyünden gelince Necef’te telbiye getiren bir toplulukla karşılaştı. Abdullah dedi ki: “Toprak adedince lebbeyk.”” el Mugni’de İbni Kudame aynısını söyleyerek dedi ki: Bu, Hasan Basri, enNehai, Ata bin es Saib, Imam Şafiî, Imam Ahmed, Ebu Sevr, İbni Münzir ve rey ashabının görüşüdür. İmam Malik bunu kerih görmüştür. el Umm’da İmam Şafiî dedi ki: “İbni Mesud, sahilde ihramlı bir toplulukla karşılaştığını, onlar telbiye getirirlerken kendisi de Kufe’ye girmişken telbiye getirdiğini rivayet etmiştir. Telbiye, Allah (azze ve celle)’yi zikretmektir. Bunu söylemesi için kimse Niyet etmediği sürece ihrama girmek de vacip değildir.”

Umre Tur Tarihleri ve Umre Fiyatlarını İncelemek İçin Tıklayınız

Bu yazıları da okuyabilirsiniz:

Haccın Farzları Nelerdir? Haccın Farz Olmasının Şartları

Peygamberimizi Selamlama – Resulullahı Kabrinde Nasıl Selamlamak Gerekir?

Hac Ömürde Kaç Defa Yapılır? Hac Fevri midir Ömri midir?

Haccın Fazileti ve Hikmetleri – Hac İbadeti Müslümanlara Neler Kazandırır?

Peygamberimizin Kabri Nerede? Hz. Muhammed’in Kabri

Haccın Farzları – Haccın Vacipleri – Hac ve Umre Hakkında Mezheplerin Farklı Görüşleri