Yolculukta Namaz – Hac İçin Yolculuk Adabı Nasıl Olmalıdır?

yolculukta namaz, yolculukta namazı nasıl kılınır

YOLCULUKTA NAMAZ

Yolculuk esnasında namazı kısaltmanın delili Kur’an, sünnet ve icmadır. Kur’an’daki şu ayet, “Yolculuğa çıktığınızda namazı kısaltmanızda bir günah yoktur. (Nisa, 101) Namazı yolculuk esnasında kısaltabileceğimizi bildirmektedir.

Sünnetten delil: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yolculuk esnasında namazı kısaltarak kıldığına dair rivayetler mütevatir derecesine varmıştır. İbni Ömer (radiyallahu anh) şunu aktarmıştır: “Bazı yolculuklarında Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile bulundum. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) namazlarını iki rekattan fazla kılmazdı. Ebu Bekir, Ömer ve Osman da böyle yaparlardı.” (Buhari, Müslim)

 

Hz. Aişe (radiyallahu anh) dedi ki: “Namaz ilk farz kılındığında iki rekat kılınmıştı. Daha sonra vakit namazları tamamlandı ve yolculuktaki namaz iki rekat olarak kaldı.” (Buhari)

İbnul Münzir dedi ki: “İlim ehlinden bildiğimiz herkes, yolculuğa çıkan herkesin yaşadığı köyün evlerinden ayrılırken namazı kısaltarak kılması gerektiğini söylemiştir.” (Muğni, İbni Kudame)

Enes (radiyallahu anh) dedi ki: “Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ile Medine’de namazı dört rekat, Zulhuleyfe’de ise iki rekat olarak kıldım.” (Muttefekun aleyh) Yolcu, yolculuğu sırasında namazı cem edebilir; ihtiyaca göre takdim veya te’hir ederek de kılabilir. Bunun delili de İbni Ömer (radiyallahu anh)’in şu rivayetidir: “Yolculuk Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i etkilediğinde akşam ve yatsı namazlarını cem ederdi.” (Buhari, Müslim)

İbnu’l Kayyım, Zadü’l-Mead’da diyor ki: “Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yolculuk sırasındaki sünneti, farzları kısaltarak kılmasıdır. Vitir ve sabah namazının sünneti hariç namazlarının öncesinde veya sonrasında sünnet kıldığı bildirilmemiştir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yolculukta da, diğer zamanlarda da bu ikisini asla terk etmemiştir.”

Ibnul Kayyım şöyle devam ediyor: “Bu, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sünnetinin zahiridir. Yolculuğu sırasında farz namaz dan önce veya sonra namaz kıldığı görülmemiştir, ancak namaz kılınmasını da engellememiştir. Yalnız o durumda kılınan o namazlar sünnet değil nafile kısmına girer.”

İbnul Kayyım şunu da söylemektedir: İmam Şafiî rahime. hullah dedi ki: Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) yolculukta namazları kısaltarak kılarken geceleri nafile kıldığı da sabit olmuştur. Sahi hayn’da Amir bin Rabia (radiyallahu anh) şunu aktarmaktadır: Yolculuk sırasında Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in, bineğinin üzerinde iken nafile namaz kıldığını gördüm. Bu, teheccüd namazıdır.

İmam Ahmed’den şu kavli rivayet edilmiştir: Yolculuk sırasında kılınan nafilelerde temenni ederim ki bir beis yoktur. Hasan Basri’den, şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabı sefere çıkar ve her farz namazın öncesi ve sonrasında nafile namaz kılarlardı. Bu görüş Ömer, Ali, İbni Mesud, Cabir, Enes, İbni Abbas ve Ebu Zer (radiyallahu anh)’dan rivayet edilmiştir.

İbni Ömer (radiyallahu anh) yolculuk sırasında farz namazlarının ne öncesinde ne de sonrasında nafile namaz kılardı.

Yolcu, gittiği beldeye vardıktan sonra orada dört gün veya daha fazla kalmaya niyetliyse namazları tam kılar. Bu görüş İmam Malik, İmam Şafiî, Ebi Sevr ve İmam Ahmed’in görüşüdür.

Ebu Hanife ve Sevri dediler ki: Yolcu, gittiği yerde on beş gün ve üzeri kalırsa namazı tam kılar, daha azına niyet ederse kısaltarak kılar. Bu görüş İbni Ömer, Said bin Cübeyr ve Leys bin Sad’ın görüşüdür. İbni Kudame bunu Muğni’de zikretti.

İbni Abbas (radiyallahu anh) şunu rivayet etmiştir: “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ondokuz gün ikamet etti ve namazı kısaltarak kıldı. Ve dedi ki: ‘Şayet dokuz günlük yolculuk yaparsak namazı kısaltır, daha uzun olursa namazı tam kılarız.”” (Buhari) İlim ehli, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in o zaman ikamet etmeyi kastetmediğinde ve Huneyn’e gitmek istediğinde icma etmiştir. Imam Beyhaki, İbni Omer (d) Azerbaycan’da altı ay ikamet edip namazlarını da kısaltarak kıldığına rivayet etmiştir.

Selefin bu konuda birçok görüşü olmakla beraber ihtiyatlı olan, dört gün ve fazlasına niyet edenin namazını tam kılmasıdır.

HAC İÇİN YOLCULUK ADABI

Hacca gitmeye niyetlenen kişiye niyetini sadece Allah için has kılması, kendini riyadan, gösterişten koruması, bütün günahlardan tevbe etmesi, vasiyetini yazması ve ona şahit tutması, malını yazarak belirtmesi, insanların onda bulunan borçlarını ve emanetlerini belirtmesi, ailesiyle helalleşmesi, komşularıyla ve kendileriyle muamele içinde bulunduğu herkesle helalleşmesi, helal maldan nafakasını alması, kendisine ve yanında olanlara gelebilecek arızi sebeplere binaen ihtiyaten ihtiyaç duyduğu maldan fazlasını yanına alması ve dönene kadar ailesine yetecek nafakayı bırakması gereklidir.

 

Sonra bineğine ayak bastığında “Bismillah,” bindiğinde de “Allah büyüktür, Allah büyüktür. Allah büyüktür. Bu vasıtaları hizmetimize veren şanı yüce Allah bütün eksikliklerden münezzehtir Allah olmasaydı biz bunlara güç yetiremezdik. Bizim dönüşümüz O’nadır. Allah’ım, bu yolculuğumuzda Senden iyilik, takva veri zana uygun ameller işlemeyi istiyoruz. Allah’ım, bu yolculuğumuzu kolay eyle ve uzağı yakın kıl, Allah’ım, yolculukta sahibimiz, ailemize vekilimiz Sensin. Allah’ım, yolculuğun sıkıntılarından, kötü bir hale girmekten, dönüşümüzde malımızı ve ailemizi kötü durumda bulmaktan Sana sığınırız.” (Müslim) demesi gerekir.

 

Buhari’nin Cabir bin Abdullah (radiyallahu anh)’dan rivayet ettiği şu hadisten dolayı yüksek bir yere çıkıldığında tehlil (la ilahe illallah) ve tekbir (Allahu ekber) getirmek, engin/alçak bir yere indiğinde tesbih etmek müstehabtır. Cabir bin Abdullah Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ile veda haccına giderken şöyle demiştir: “Her yüksek yere çıktığımızda tekbir, engin yere indiğimizde de tesbih ederdik.” (Buhari)

 

Herhangi bir yerde konakladığında, “Allah’ın yarattıklarının şerrinden Allah’ın tam olan kelimelerine sığınırım.” diyene, konakladığı yerden ayrılana kadar hiçbir şey zarar vermez. (Müslim)

 

Yolculukta olanın kendi nefsine, anne babasına ve bütün müslümanlara dua etmesi müstehaptır. Ebu Hureyre (radiyallahu anh), Nebi (aleyhi ve sellem)’in buyurduğunu rivayet etmiştir. “Şüphesiz şu üç duaya icabet edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın, çocuğuna yaptığı dua.” (Tirmizi, Ibni Mace)

Umre Fiyatlarını İncelemek İçin Tıklayınız

Bu yazıları da okuyabilirsiniz:

Haccın Farzları Nelerdir? Haccın Farz Olmasının Şartları

Peygamberimizi Selamlama – Resulullahı Kabrinde Nasıl Selamlamak Gerekir?

Hac Ömürde Kaç Defa Yapılır? Hac Fevri midir Ömri midir?

Haccın Fazileti ve Hikmetleri – Hac İbadeti Müslümanlara Neler Kazandırır?

Peygamberimizin Kabri Nerede? Hz. Muhammed’in Kabri

Haccın Farzları – Haccın Vacipleri – Hac ve Umre Hakkında Mezheplerin Farklı Görüşleri